3 Eki 2009

Garipoğlu ailesi, otopsi raporunu açıkladı



İSTANBUL / DHA

Garipoğlu ailesi, Münevver Karabulut cinayetine ilişkin İstanbul Adli Tıp Kurulu Başkanlığı’nın verdiği otopsi raporunu açıkladı.

Gazete ve televizyonların haber merkezlerine 'Garipoğlu ailesi' imzalı, Adli Tıp Kurumu raporunu içeren bir faks gönderildi.



Garipoğlu ailesi adına gönderilen faksta şöyle denildi:



"İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 23 Eylül 2009 tarih ve .03.1.ATK.0.08.00.00/2009-46590/1543 sayılı raporunun sonuç bölümünde; "4 adet takma tırnaktan elde edilen ve birden fazla kadın şahsa ait olduğu bildirilen Otomozal STR DNA profillerinin adı geçen (toplam 20 kişi) tüm şüpheli şahıslara (Mehmet Nida ve Tülay Makbule Garipoğlu dahil) ait Otomozal STR DNA profillerinden farklı olduğu tespit edilmiştir" ifadesi bulunmaktadır. Yani, cinayette İkinci Garipoğlu’ başlığıyla geçilen haberler tamamen yalan ve uydurmadır."

2 Eki 2009

Metrobüs'te Acı Gerçek



Metrobüs'te acı gerçek

hurriyet.com.tr 2 Ekim 2009

Şerif Seyrek iki gün önce saat 21.00 sıralarında hınca hınç dolu bir metrobüste fenalaşarak hayatını kaybetti.Tıka basa dolu metrobüste kalp rahatsızlığı geçiren Seyrek iki durak arasında son nefesini verdi. Şerif Seyrek'in ölümü bir gerçeği daha gözler önüne serdi: Metrobüs hattı yolcu kapasitesini kaldırmıyor.

Şerif Seyrek iki gün önce saat 21.00 sıralarında oğlu Engin Seyrek'le Mecidiyeköy'e doğru yola çıktı. Duraklarda yolcu sayısı arttıkça fenalaşan Şerif Seyrek, Yenibosna yakınlarında hayatını kaybetti. Seyrek'in fenalaşmasına neden olan kalabalık Metrobüs yolculuğunun bir parçası artık. Öğlen saatleri dışında Metrobüslerde ferah bir yolculuk neredeyse imkansız.

Bu olayla birlikte bir kez daha eleştiri oklarının hedefi haline gelen metrobüsle ilgilenen yetkililer ise çaresiz. Beklenenden daha fazla talep geldiği için çözüm arayışı sürüyor.
Hurriyet.com.tr'nin sorularını yanıtlayan İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı, şu an için en önemli problemlerinin 16.00 ile 21.00 arasındaki yoğunluk olduğunu dile getirdi.
Baraçlı dün yaşanan talihsiz olayla ilgili çok üzgün olduklarını ancak yoğunluğun çözülmesinin yakın zamanda mümkün olmadığını vurguladı.
300 ARAÇ YETMİYOR

İETT Genel Müdürü, günde 600 bin yolcuyu taşımak için 300 aracın sürekli sefer yaptığını ancak yine de yetmediğini belirtti. Ancak sefere yeni otobüsler ekleyemediklerini çünkü hattın kaldırmayacağını vurguladı.

Otobüslerin çoğunlukla dolu sefer yaptığını ancak bunun önüne geçmek istediklerinde ise şoförlerin tepkiyle karşılaştığını vurguladı. Baraçlı kapasitenin üzerinde yolcu almak istemeyen şoförlere baskı yapıldığını dile getirdi.

Baraçlı'dan aldığımız bilgilere göre Metrobüs hattında üç tip araç kullanılıyor. Phileas tipi araçlarda oturarak 52, ayakta 178 yolcu, Mercedes Capacity'lerde oturarak 42, ayakta 152 yolcu, Mercedes Citaro araçlarda ise oturarak 41 ayakta 95 yolcu taşınabiliyor. Ancak metrobüslerin özellikle yoğun saatlerde bunun çok üzerinde yolcu ile sefer yaptığı ortada.

POLİS GÖRMEZDEN GELİYOR

Kapasitenin üzerinde yolcu taşınmasına İETT yetkililerinin en azından kısa vadede çözüm bulması mümkün görünmüyor.
Ancak bunun sorumluluğunu sadece onlara yüklemek haksızlık olur. Çünkü bu usulsüzlüğün kontrolünü İstanbul Emniyet Müdürlüğü Trafik ekiplerinin yapması gerekiyor.

2918 sayılı kanuna göre yetki Trafik Denetleme Dairesi'nde. Aynı kanunun 5'inci maddesine göre, taşıma sınırı yani bir aracın güvenle taşıyabileceği yolcu sayısını aşması durumunda durdurulması ve fazla yolcuların başka bir araca aktarılması gerekiyor. Ancak İstanbul polisi kapasitesinin üzerinde yolcu taşıyan tüm toplu taşıma araçlarını görmezden geliyor.


TRAFİKTEN SORUMLU MÜDÜRDEN SES YOK


Çünkü İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün intenet sitesinde yer alan bilgilere göre 21-27 Eylül 2009 tarihleri arasında yapılan trafik denetlemelerinde 33 bin 133 araç kontrol edildiği bilgisi yer alıyor. Ancak bu 33 bin 133 araçtan sadece 17'sinin sürücüsüne taşıma sınırı üzerinde yük aldığı için ceza kesilmiş.

Oysa sadece Boğaziçi Köprüsü'nden önceki son otobüs durağında neredeyse 24 saat nöbet bekleyen trafik ekipleri bile dikkat etse her saat başı 17 sürücüye ceza kesebilir.

Bu konuyla ilgili görüşünü almak istediğimiz İstanbul Trafik Denetleme Bürosu Müdürü Murat Şengül'e iki gün boyunca hurriyet.com.tr olarak ulaşamadık. Özel kalemindeki memure hanımdan sürekli toplantıda olduğu bilgisini aldık.

Facebook'ta Soyguna Dikkat !



Facebook'ta borç para devri

hurriyet.com.tr 2 Ekim 2009

Eğer sıkı bir Facebook üyesiyseniz bu uyarıya mutlaka kulak vermelisiniz: İşte Facebook'taki tehlike...

İnternet herkesin olduğu gibi, dolandırıcıların da işini kolaylaştırıyor. Her geçen gün daha yaratıcı hale gelen sanal dolandırıcılar şimdiye kadar pek çok kişiyi mağdur ettiler ve etmeye de devam ediyorlar. Son olarak ise Facebook'un 300 milyonu aşan üye sayısı dikkatlerini çekmeyi başardı. Dolandırıcılar için Facebook tam anlamıyla bir maden çünkü eğer bir Facebook kullanıcısının siteye giriş bilgilerini elde edebilirlerse, o kişi hakkında başka hiçbir yerde bulamayacakları kadar detaylı bilgilere erişme şansına sahip oluyorlar.

Bu bilgilerin arasında yer alan doğum tarihi gibi bilgileri kullanarak ise kimlik hırsızlığı gibi suçların gerçekleşmesi kolaylaşıyor. Ama yeni yöntem bu kadar karmaşık değil. Dolandırıcıların son yöntemi arkadaş listeleri üzerinden "basit bir biçimde" para sızdırmak.

Ama son dönemlerde Facebook üzerinde çok daha "basit" bir dolandırıcılık yönteminin kol gezdiği biliniyor. Dolandırıcıların yeni gözdesi, kişilerin arkadaşlarını kullanmak.

Son zamanlarda artan bir yöntemle dolandırıcılar, şifresini ele geçirdikleri kişilerin Facebook arkadaşlarından "borç" para istiyorlar, yani bir anlamda kişinin bilgilerini değil, arkadaşlıklarını kullanarak zengin olmaya çalışıyorlar. En sık başvurulan yöntem ise kullanıcıların arkadaşlarından Western Union üzerinden para transferi istemesi. Bu yöntemin giderek artması Facebook'u da kullanıcılarını uyarmak zorunda bıraktı. Facebook, bu tip isteklerle karşılaştığınızda konuyu incelemenizi ve şüphelendiğiniz taktirde site yöneticilerini haberdar etmenizi tavsiye ediyor.

13 Ağu 2009

Suç duyurusu işleme kondu



Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi Ali Suat Ertosun’un, dinlendiği ve takip edildiği yolundaki suç duyurusu Ankara Cumhuriyet Başsavcığılığı’nca işleme koyuldu ve soruşturma başlatıldı.

Ertosun’un, kriz yaratan hâkim ve savcı atamalarına ilişkin görüşmeler sürerken, Ergenekon sanıkları da dahil bazı kişilerle bir araya gelmesi ve fotoğraflarının basına yansıması, “Yasadışı dinleme ve takip” iddialarını gündeme getirmişti.

Kaynak : Hurriyet.com.tr

88 bin 571 kontenjan boş

ÖSYM yerleştirme sonuçlarına göre boş kalan kontenjan sayısı 88 bin 571 oldu. ÖSS’yi kazanarak tercih yapma hakkı elde eden veya sınavsız geçiş hakkı bulunan toplam 1 milyon 390 bin 332 adaydan 958 bin 628’i ÖSYM’ye tercih formu gönderdi. ÖSS’ye giren aday sayısının geçen yıla göre azalmamasına karşın, tercih yapmayan aday sayısındaki artış dikkat çekti. 2008’de tercih hakkı olan 394 bin 84 aday tercih yapmazken, 2009’da bu rakam 36 bin 720 artarak 431 bin 704’e yükseldi. Yerleştirmelerden önce katsayı uygulamasının düzenlenmesi ve ikinci öğretimde yüzde 300 oranındaki harç zammı önerisi, tercih yapmayan aday sayısını arttırdı. Tercih gönderen adaylardan üniversitelerin lisans programlarına toplam 290 bin 97, ön lisans programlarına da 238 bin 631 olmak üzere toplam 528 bin 728 kişi yerleştirildi.

Kaynak: Hurriyet.com.tr

Sayısal birincisi Gülşen Ege Tıp Fakültesi’ni seçti



ÖSYM, bu yıl son kez tek basamaklı yapılan ÖSS yerleştirme sonuçlarını açıkladı.


Sonuçlara göre, YÖK’ün kontenjan artırması ve net sayılarında yaptığı düzenleme, kontenjanların boş kalmasını önleyemedi. Sınavda dereceye giren öğrencilerin tercihi ise tıp fakülteleri oldu ve 17 adaydan yedisi tıp fakültelerine yerleşti.

SINAVDA dereceye giren gençlerin çoğunun tercihi tıp fakültelerinden yana oldu. Dereceye giren 17 adaydan yedisi tıp fakültelerine yerleşti.

SAY-1 puan türü birincisi Gülşen Yücel Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne, SAY-2 birincisi Çağatay Ermiş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne, ikinciliği paylaşan Ömer Yakar burslu olarak Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne, Anıl Akyel ODTÜ Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’ne girdi. Aydın Fen Lisesi mezunu Gülşen Yücel, ilk tercihine yerleştiğini belirterek, “Ailem İzmir’de yaşıyor. Onların yanında okuyacağım. Kanser üzerine araştırmalar yapacağım. Hastaları tedavi edip, mutlu olmalarını sağlayacağım” dedi. Anne ve babası doktor olan, İzmir Fatih Fen Lisesi mezunu Çağatay Ermiş de “Doktorluk birazcık aile mesleği gibi oldu. Akrabalarımdan da çok sayıda doktor var. İzmir’de okumaya karar verdim” diye konuştu.

SÖZ-1
ve EA-1 puan türlerinin birincisi, SAY-1 puan türü ikincisi Mustafa Öztürk Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İngilizce Tıp’a girmeye hak kazandı.

SÖZ-1 ve EA-1 puan türlerinde ikinciliği paylaşan Ali Can Göksel Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği’ne, Semih Ucarı kapsamlı burslu olarak Bilkent Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği’ne yerleşti.

SÖZ-1 ve EA-1 puan türlerinde ikinciliği paylaşan İngilizce puan türünde birinci olan Berkay Dertsiz İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’ne girdi.

SÖZ-2 puan türünde birinci olan Serhat Güzel, Fatih Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü burslu kazandı. Aynı puan türünde ikinci olan İlyas Avcı Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kapsamlı burslu olarak yerleşti.

EA-2 puan türünde birinci olan Mücahid Erdoğan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İngilizce Tıp Bölümü’ne, ikinci Mustafa Lütfi Eker Fatih Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne burslu olarak, üçüncü Cemre Polat Koç Üniversitesi İngilizce Hukuk Fakültesi’ne başarı burslu
olarak yerleşti.

Dil puanlarında
Fransızca’da birinci olan Muazzez Çiğdem Oba, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İngilizce Tıp Bölümü’nü, Almanca birincisi Mertcan İpek Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandı.

Kaynak: Hurriyet.com.tr

Ergenekon’un kilit ismi ‘ileri derecede antisosyal’



İfadeleri sayesinde Cumhuriyet Gazetesi bombalaması Ergenekon’a mal edilen, Danıştay saldırısı ve Ergenekon davalarının aynı anda ‘tanık, gizli tanık ve sanığı’ olarak Türk hukuk tarihinde bir ilki gerçekleştiren abla katili Osman Yıldırım’la ilgili ilginç bir rapor ortaya çıktı.

Askerliğinde komutanına saldırmaktan cezaevinde yatan Yıldırım’a, bu nedenle gönderildiği GATA’daki psikiyatrik muayenede, “İleri derecede Antisosyal Kişilik Bozukluğu” tanısı konduğu anlaşıldı.

DANIŞTAY saldırganı ve Ergenekon davasının ‘sanığı’, ‘tanığı’ ve ‘gizli tanığı’ durumundaki kilit ismi Osman Yıldırım’a, 2005 yılında GATA’da 9 uzman doktor tarafından yapılan incelemede, “İleri Derecede Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğu” teşhisi koyulduğu ortaya çıktı.

Ergenekon davasını yürüten İstanbul 13’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin 31 Mart 2009’da aldığı ara kararındaki talebi üzerine, Osman Yıldırım’ın askerlik yaptığı yıllara ait bilgiler ve sağlık raporları mahkemeye gönderildi.

Komutanlarına saldırdı


Bu belgelere göre Osman Yıldırım, 12 Ocak 2001’de Gaziantep 4’ncü Tank Tabur Komutanlığı 1’nci Tank Bölük Komutanlığı’nda ‘tank er’ olarak askerliğe başladı. 5 Ekim 2001’de, 16 gün ve 8 Şubat 2002’de 13 gün sıhhi izne çıkması uygun görülen Yıldırım’a, 1 Mart 2002’de GATA’da sağlık kurulu onayı ile 3 ay hava değişimi verildi.

Osman Yıldırım, 4 Kasım 2001’de komutanlarını tehdit ve fiili saldırı suçlamaları ile askeri cezaevine girdi. Hakkında 5’nci Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca, 2001/4257 esas ve 2001/1407 karar numaraları ile iddianame hazırlandı. 9 Ağustos 2002’de terhis olan Osman Yıldırım’ın askeri mahkemede yargılandığı davalar uzun sürdü.

Mizacı sıkıntılı, huzursuz

2005 yılında hakkında açılan bu davalar hâlâ sürerken, Osman Yıldırım, 1’nci Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın emriyle 31 Eylül 2005’te akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespiti için GATA’ya sevk edildi. Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yar. Doç. Dr. Kıdemli Yüzbaşı Ayhan Algül, 11 Kasım 2005’e kadar incelemeye tabi tutulan Osman Yıldırım’ın sağlık durumu ile ilgili psikyatri raporunun ruhsal muayene kısmında, şunları kaydetti:
“Ayakta, yaşında, özbakımı vasat, etrafına ilgili, mizacı sıkıntılı, huzursuz, mimik ve jestleri mizacına uygun, sosyabilitesi ilişki kurulur, fakat güven vermez nitelikte.

Anksiyöz, madde kullanıyor

Konuşma yakınmacı, ses tonu artmış, uyku normal, iştah normal. Bilinç açık, dikkat ve bellek normal, algı tabii, yönetimi tam. Zeka ve muhakeme klinik olarak yeterli. Fikir akış hızı normal, amaca varıyor. Fikir içeriğinde devam eden mahkemesi, ailesi, işlediği suçlar ve aldığı cezalar ile ilgili yoğunlaşma var. Duygulanımı anksiyöz. Davranışlarında psikomor huzursuzluk, otoriteye tahammülsüzlük, psikoaktif madde kötüye kullanım, sosyal uyum güçlüğü şeklinde değişmeler bulunmaktadır.”

Raporun sonunda, Osman Yıldırım’a “İleri Derecede Antisosyal Kişilik Bozukluğu” tanısı koyuldu. 9 uzman tarafından oy birliği ile verilen kararda ise şu ifade yer aldı, ”Suç tarihinde ve halen askerliğe elverişli değildir. Müsnet suçundan ötürü TCK’nın 32’nci maddesinin 1’nci ve 2’nci fıkralarından yararlanması uygun değildir.

Hukukçu görüşü

İSTANBUL Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Hukuk Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Ersan Şen, Anti-Sosyal Kişilik bozukluğuna sahip kişilerin tanık olarak dinlenmesinin hukuki olarak sorun yaratmayacağını belirtti. Prof. Şen’in görüşleri şöyle:

“Cezai müeyyidesi olan birinin tanıklık yapmasında da bir sorun yoktur. Ancak tanıklık zaten hukukta tek başına dayanak oluşturan bir durum değildir. Mahkeme iddia makamından tanıkların iddialarını ispatlayacak güçlü kanıtlar bekler. Anti-Sosyal kişilik bozukluğu tanısı doktor raporu ile sabitlenmiş bir kişinin tanıklığında bir sorun yoktur. Ancak mahkeme bu kişinin hakkındaki raporu ve eldeki diğer kanıtları da dikkate alarak bir durum değerlendirmesi yapar.”

Cumhuriyet saldırısı Yıldırım’ın ifadesiyle Ergenekon’a mal oldu


ERGENEKON davasının kilit isimlerinden Osman Yıldırım, “Tanık, gizli tanık ve sanık” sıfatları ile Türk hukuk tarihinde bir ilk olmuştu. Osman Yıldırım’ın Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi saldırıları ile ilgili daha önce verdiği birbiri ile örtüşmeyen çelişkili ifadeleri de, savunma avukatları tarafından gündeme getirilmişti. Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet bombalaması olaylarının Ergenekon sanıkları tarafından gerçekleştirdiği yönünde Osman Yıldırım’ın sölü beyanlarına dayanan ifadeler üzerine soruşturmayı yürüten savcılar hazırladıkları iddianamede bu 2 saldırıyı Ergenekon’un gerçekleştirdiğini iddia etmişlerdi.

Ve işte ifadesi

Ergenekon’un 3’ncü iddianamesinde savcılar Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalamasına yönelik olarak Osman Yıldırım’ın anlatımlarına dayalı olarak şu ifadeleri kullanmışlardı: “Osman Yıldırım alınan ifadesinde; Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanması eylemini Muzaffer Tekin’in talimatıyla gerçekleştirdiklerini, olayda kullanılan el bombalarını da Ataşehir’de bir evde yapılan toplantıda bizzat Muzaffer Tekin’in verdiğini, hatta bu toplantıda Oktay Yıldırım’ın da bulunduğunu, bu eylemleri para için yaptığını, bu eylemleri karşılığı Muzaffer Tekin’in kendisine 500 bin dolar vermeyi vaat ettiğini, gazetenin bombalanması eylemini bizzat arkadaşları Tekin Irşi, İsmail Sağır ve Alparslan Arslan’ın gerçekleştirdiğini beyan etmiştir.”

İşte o rapor

GATA Psikiyatri Polikliği’nde görevli Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yar. Doç. Dr. Kıdemli Yüzbaşı Ayhan Algül ve 9 uzmanın oybirliğiyle hazırlanan psikiyatrik raporda, Osman Yıldırım’a şu teşhisler konuldu:

Mecit oğlu, 1969 Kars doğumlu. Osman Yıldırım, 1’nci Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 31.10.2005 tarih ve 2005/283 Tim A-4/B sayılı sevki ile adli müşahadeye alınmak için yatırılan ve sağlık kuruluna çıkartılan Tank Terhis Erdir. Önceden bilinen bir sağlık kurul işlemi bulunmamaktadır.

Küçüklükten beri asabi

Gata Ankara Anti Sosyal Kişilik Bozukluğu C/16 3 ay hava değişimi (1330/01.03.02) İddianame: 5’nci Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 2001/4257 Esas ve 2001/1402 Karar nolu iddianamede 1 - Amiri tehdit etmek (2 kez) 2 - Amire fiilen taarruz etmek suçları (04-11-2001).

Hasta kalabalık alanlarda sıkıldığını, bunaldığını, sürekli yalnız olduğunu, toplum içine çıkmadığını, çok çabuk sinirlendiğini, sinirlendiği zaman kendine hakim olamadığını, askere gelmeden önce psikoaktif madde kullanmaya başladığını, esrar, hap, gibi maddeler kullandığını, sivil hayatında ablasını öldürmek ve adam öldürmeye teşebbüs suçlarından toplam 10 sene cezaevinde kaldığını, cezaevinden çıktıktan sonra askere gittiğini, topluma ayak uydurmakta zorluk çektiğini, küçük yaşlardan itibaren asabi bir yapısı olduğunu, yanlış bir şey gördüğü zaman hemen müdahale ettiğini belirtmektedir.

Masaya attım ona geldi

Sanık suç tarihinde bir suçu olmadığı halde komutanının kendisini suçladığını, bu durumu kaldıramadığını, kendisini kaybettiğini, bardağı masaya attığını, fakat komutanına gittiğini ifade etmektedir.

Adli dosya içeriği; 1-Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin 1989/82 Esas ve 1989/145 sayılı karar belgesinde “Kasten Ablasını Öldürmek(21-04-1989) 20 yıl hapis cezası aldığı. 2-Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi’nin 1995/78 Esas ve 1995/250 Karar sayılı karar belgesinde “Öldürmeye Teşebbüs(21-12-1994) suçundan 10 sene ağır hapis cezası aldığı ve bu cezanın Muş Cumhuriyet Savcılığı 2000/1064 numaralı belgesinde bu cezanın infaz edildiği 3-Kırklareli Asliye Ceza Mahkemesi’nin 1998/215 Esas ve 1998/378 karar sayılı karar belgesinde “Hüviyet cüzdanı almak amacıyla kendi ismini sahte olarak beyan etmek (15.04.1998) suçundan yargılandığı anlaşılmaktadır. Vaka kanaat raporunda, “Disiplinsiz, emir ve talimatlara uymayan erdir. En ağır şeklinde cezalandırılması gerekir” şeklinde ifadeler mevcuttur.”

‘10 dakikada 10 yalan söylerler’

PSKİYATRİ uzmanı Prof. Dr. Mehmet Kerem Doksat, ‘Anti-Sosyal Kişilik bozukluğu’nu şöyle tanımladı: “Anti Sosyal Kişilik bozukluğu bulunan kişiler her türlü insan grubundan çıkar. Alt gruplarındaki kişiler, hırsızlık, cinayet ve mafyacılık gibi suçlara meyillidirler. Üst gruplarında ise işadamları, politikacılar bile vardır. Dolandırmaktan, kandırmaktan rahatsız olmazlar.

Öldürüp, onu suçlar

Günah, ayıp, suç tanımazlar. Vicdanları yoktur. Kural tanımazlıklarını, suçlarını, kendileri ve karşılarındakilere rasyonolizm (akla uygun hale getirme) ve projeksiyon (yansıtma) şeklinde açıklarlar. Bir Anti-Sosyal Kişilik, annesini öldürür, hüngür hüngür ağlar. Sonra da annesini suçlar ve haklı gerekçeler çıkartır.”

Bu kişilerin mahkemelerde tanıklık yapmasına hazin hazin, gülerek bakarım. Bu kişiler 10 dakika içinde 10 tane yalan söylerler. Hepsinde de yemin ederler.

Kaynak : Hurriyet.com.tr

Kürt açılımının ekonomik ayağı İşsizlik Fonu’ndan gelecek 3 milyar lira olacak



Hükümetin başlattığı ‘kürt açılımı´ politikasının, ekonomik ayağını İşsizlik Fonu’ndan GAP ve DAP’a aktarılacak 3 milyar lira oluşturacak. Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, “Bölgenin sorununu çözmek için kültürel ve sosyal düzenlemelerden daha önemlisi ekonomik tedbirlerdir” diye konuştu.

KÜRT açılımı çerçevesinde yapılacak çalışmalar tartışılırken, hükümet, projenin ekonomik ayağı niteliğinde ilk adımı attı. GAP’ten sorumlu Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, İşsizlik Fonu’ndan GAP ve DAP’a ayrılan 3 milyar liranın açılımın ekonomik ayağı sayılabileceğini söyledi. Önceki gün onaylanan yasada bu konuyla ilgili olarak, İşsizlik Fonu’nun nema gelirlerinden 4’te 3’ünün bütçeye gelir olarak kaydedileceği, bunun da öncelikle olarak GAP kapsamındaki yatırımlara ayrılacağı belirtiliyor.

Yılmaz, TBMM kulisinde sohbetinde, önceki gün yasalaşan düzenlemeden elde edilecek gelirin toplam 4 milyar lira civarında olduğunu, bunun 3 milyar liralık bölümünün GAP, DAP ve diğer bölgesel projeler için kullanacağını bildirdi. Yılmaz, şunları söyledi: “Bölgenin sorununu çözmek için kültürel ve sosyal düzenlemelerden daha önemlisi alınacak ekonomik tedbirlerdir. Biz son bir yıl içerisinde bu anlamla muazzam yatırımlar yaptık. Doğrudan bölge halkının sıkıntılarını çözecek, sulama ve tarım sektörüne yönelik önceliklerin yanısıra, eğitimden sağlığa kadar çok önemli atılımlar yaptık. KOBİ’lere yönelik destekleri de bunların arasında saymak gerekir. Son yasal düzenlemeden elde edilecek kaynağın 3 milyar lirası GAP ve DAP ve bölge yatırımları için harcanacak. Bunlar içinde ulaştırmada önemli yer tutuyor.”

Baykal, yanlış biliyor

Deniz Baykal’ın son grup toplantısında yaptığı konuşmaya da değinen Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Baykal, ‘Son 3 yılda GAP’ta hangi ihaleyi yaptın. Sulamayı artır 3-5 kat gelir artar’ diyor. Kesinlikle yanlış biliyor. Son bir yılda bölgede yaptığımız arazi toplulaştırması bir milyon hektar. Bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yapılanın toplamı kadar. Ana kanaletlerin tamamına yakını ihaleye çıktı. Tek bir ihale yapılmamış sözünü nasıl söyler? Sulamaya büyük önem veriyoruz. 240 bin hektar alan sulanıyor. Bu ihalelerin ardından sulanabilir alan 1 milyon 60 hektara çıkacak.”

Yasası Meclis’te onaylandı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “özel istihdam bürolarına” ilişkin madde nedeniyle geri gönderdiği, bu maddenin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda çıkarılmasından sonra adı, “İşsizlik Sigortası Kanunu, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” olarak değiştirilen yasa, Güneydoğu Anadolu Projesi’ne (GAP) aktarılacak kaynağın dayanağını oluşturuyor.

Bu yıl nemanın 4’te 3’ü bütçeye gelir olarak yazılacak


ÖNCEKİ gün TBMM’de kabul edilen yasanın getirdiği düzenleme şöyle işleyecek:


2009 yılına münhasır olmak üzere; İşsizlik Fonunun nema gelirlerinden 4’te 3’ü bütçeye gelir kaydedilecek.

Bu tutarın, Yüksek Planlama Kurulu kararına istinaden GAP kapsamındaki yatırımlar öncelikli olmak üzere, ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeye yönelik altyapı yatırımlarında kullanılmak üzere ilgili idare bütçelerine ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkili olacak.

Bu ödenekler, 2009 yatırım programı ile ilişkilendirilecek. Fon tarafından tahsil edilecek nema gelirlerinin 2010 yılında 4’te 3’ü, 2011 ve 2012 yıllarında 4’te biri, ilgili yıl genel bütçelerinde bütçe gelir tahmini olarak yer alacak.

Teşvik edilen yatırımlara bağlı olarak, istihdam edilen işçilerin sigorta primlerinin işveren hisselerinin tamamına kadar olan kısmı, belirli bir süre Hazine tarafından karşılanacak.

Yatırımın konusuna, büyüklüğüne ve bulunduğu illerin gelişmişlik seviyesine göre uygulama süresi, karşılama oranı ve kapsam, yatırımın sektörü, büyüklüğü ve bulunduğu ile göre Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek.

Kaynak: Hurriyet.com.tr
 
Nette Haber. Design by Wpthemedesigner. Converted To Blogger Template By Anshul Tested by Blogger Templates.